Gündem

Münasebetlerde Kendin Olmak: Jung’un Gölgesinde Kişisel Seyahat

İLİŞKİLERDE NEDEN ZORLANIRIZ?

İlişkiler, bizi hem en çok iyileştiren hem de en çok zorlayan alanlardan biridir. Sevme, sevilme, ait olma, paylaşma gibi temel insani ihtiyaçlarımızı karşıladıkları için büyük bir potansiyele sahip olsalar da; ilişkilerde yaşanan kırılmalar, hayal kırıklıkları, öfke ve güvensizlik duyguları zamanla bizi kendimizden uzaklaştırabilir.

Çoğu zaman yaşadığımız çatışmaları karşımızdaki kişiyle ilgili zannederiz. Ancak derinlemesine bakıldığında, ilişkide yaşanan zorlukların büyük bölümü, kendi iç dünyamızla olan ilişkimizin bir yansımasıdır.

CARL GUSTAV JUNG VE GÖLGE KAVRAMI

Carl Gustav Jung, insan ruhunun bütünlüğünü sağlamak için bireyin sadece “iyi” ve “güzel” yönlerini değil, aynı zamanda bastırdığı, reddettiği ve yüzleşmekten kaçındığı yönlerini de kabul etmesi gerektiğini savunur. İşte bu bastırılmış taraflara “gölge” adını verir.

Jung’a göre gölge, bilinçdışında kalan; öfke, kıskançlık, kontrol arzusu, kırılganlık gibi sosyal olarak kabul görmeyen ya da bizim tarafımızdan reddedilen özelliklerimizi içerir. Bu yönlerimizi çoğunlukla başkalarında görür, eleştirir veya yargılarız. Ama aslında o gördüğümüz şey, kendi içimizde bastırdığımız bir parçadır.

İlişkiler, bu gölgeleri açığa çıkarmanın en doğal zeminidir. Sevgiyle yakınlaştığımız birinin davranışları, içimizdeki reddedilmiş parçaları tetikleyebilir. Bu yüzden ilişkiler yalnızca karşılıklı uyum değil, aynı zamanda içsel yüzleşme alanıdır.

SEVGİ BAĞI MI, BAĞIMLILIK MI?

Sağlıklı bir ilişkide sevgi, güven ve bireysellik bir arada var olabilir. Ancak birçok kişi, bu sınırı farkında olmadan aşarak bağlılık ile bağımlılık arasında kaybolur.

Bağlılık, bireylerin kendi kimliğini koruyarak bir ilişkiyi yürütmesi, duygusal olarak bağlı ama özerk kalabilmesidir. Bağımlılık ise kişinin kendi benliğini ilişkiye feda etmesi, sevilmek adına kendini silikleştirmesiyle ortaya çıkar.

Şu davranışlar bağımlılık örüntüsüne işaret edebilir:

• Sürekli onay beklemek

• Hayır diyememek

• Terk edilme korkusuyla sessiz kalmak

• Kendi ihtiyaçlarını bastırmak

• Partnerin duygu durumuna göre şekillenmek

Bu davranışlar zamanla öfke, kırgınlık, değersizlik ve tükenmişlik yaratır. Kişi, ilişki içinde kaybolur ve ilişkiden çok kendi ruhsal bütünlüğünü kaybetmenin yasını tutar.

KENDİ GÖLGENLE YÜZLEŞMEK

Jung, “Başkalarında bizi en çok rahatsız eden şey, kendi içimizde bastırdığımız şeydir” der. Bir ilişkide bizi en çok zorlayan davranışlar —örneğin partnerimizin ilgisizliği, kontrolcülüğü veya eleştirileri— aslında bizim gölgemize temas ediyor olabilir.

Bu farkındalık, suçlamak yerine dönüştürmeye alan açar.

Sormamız gereken soru şudur:

“Bu duyguyu ben daha önce nerede yaşadım? Bu bana neyi hatırlatıyor? İçimde hangi yaraya dokunuyor?”

Gölgemizi tanımak, sadece ilişkilerimizi değil, kendimizle olan bağımızı da onarır. Kendi gölgemizle temas edebildiğimizde daha az reaktif oluruz. Yargılamak yerine anlamaya, uzaklaşmak yerine şefkatle yaklaşmaya başlarız.

NE YAPABİLİRİZ? – FARKINDALIK ADIMLARI

1. Gözlemle, Tepki Verme:

İlişkilerde yoğun duygular yaşadığında hemen tepki verme. Nefes al. O anda değil, sonrasında “Bu duygunun kökü nerede?” sorusunu sor.

2. Gölge Günlüğü Tut:

Seni en çok rahatsız eden davranışları yaz. Başkalarında eleştirdiğin, seni tetikleyen özellikleri listele. Sonra içeri dön ve bu özelliklerin sende nasıl bastırılmış olabileceğine bak.

3. Sınırlarını Fark Et:

Kendini ihmal ettiğin yerleri belirle. “Hayır” demekte zorlandığın anları, iç sesini bastırdığın durumları fark et.

4. Sevgiyle Kendine Dön:

Başkası tarafından görülmeyi beklemeden, kendi iç çocuğunu duymaya çalış. “Bugün neye ihtiyacım var?” sorusunu kendine düzenli olarak sor.

5. Destek Almaktan Çekinme:

Kendi gölgemizi tek başımıza görmek zor olabilir. Bu yüzden terapötik destek almak, bu farkındalık yolculuğunu daha sağlıklı ve derinlemesine yapmanı sağlar.

GÖLGEYLE BARIŞ, SEVGİYLE DÖNÜŞ

İlişkiler yalnızca birine yakın olmakla ilgili değil, kendimize yaklaşmakla da ilgilidir. Partnerimiz bize hem sevgiyi hem de gölgemizi aynalar. Ve o aynada yalnızca “biz” değil, kendi dönüşüm potansiyelimiz de görünür hale gelir.

Gölgemizle yüzleşebildiğimizde, ilişkilerimizde gerçek bağlar kurmaya başlarız.

O zaman sevgi, kontrol ya da ihtiyaçtan değil; özgürlükten, şefkatten ve bilinçten doğar.

Kaynak : Doktor Takvimi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu